29 Mayıs 2009

Bir banyo sefası...


Benim oğlum banyo yapmayı çok seviyor ama hiç çıkmamak şartı ile...


Bu şaşkın hali ise en komiği...


Havlulara sarınıp, kurulanıyoruz...

İşte annesinin en sevdiği bezelyeleri..

Üstümü giyinmem şart mı yahu ?

26 Mayıs 2009

İTÜ Uçurtma Şenliği'ndeydik...


Geçen cumartesi günü İTÜ nün Uçurtma Şenliğine Ayazağa yerleşkesine gittik. Eşim eski okul arkadaşlarıyla hasret giderdi.. Bir süredir görüşmemiştik zira...

Ben hiç bu kadar uçurtmayı aynı anda havada görmemiştim, hiç uçurtmam olmamıştı ve uçurmamıştım da..

1 ay kadar önce alışveriş yaptığımız bir mağazadan hediye olarak verdikleri uçurtma ile gittik şenliğe.. Tahmin edemeyeceğim kadar zevkli bir işmiş uçurtma uçurmak..


Emre kuzum önce pusetinde sakin sakin oturup etrafını seyretti..



Sonra yere serdiğimiz hazırda takıldı yarım saat kadar..


Sonrası ise görülmeye değerdi doğrusu.. Emre kuzusunu tutabilene aşkolsun... Çimlerde yayıldı da yayıldı kafasına göre...

20 Mayıs 2009

Gündönümü Çiftliği'ndeydik...

Sevgili sütçümüz Aysun hanımın davetine icabet ederekten gittiğimiz Gündönümü Çiftliğinden ve Aysun Hanım 'ın "Kızlarından" bahsetmek isitiyorum bugün.

Bir süredir -doktorumuzunda yönlendirmesiyle- oğluma bir çiftlikten gelen tazecik mis kokulu, muhteşem sütleri veriyorum, evin tüm yoğurt ihtiyacını da bu sütlerden karşılıyoruz..

Aysun hanım gerçekten bu işe gönül vermiş bir "ineksever".. Bizi de şimdiden kendine benzetiyor açıkçası.. Ben şahsım adına ilk defa ineklere hayran hayran bakarken yakaladım kendimi bu piknikte..

Şimdi biraz resim eşliğinde bu piknikten bahsetmek istiyorum... (Aysun hanımın da izniyle tabi)


Efendim pikniğimizi böyle bir koruda, meşe ağaçları altında, evden getirdiğimiz kilimlere, portatif koltuklara serilerek başladık.. Hava sıcaktı ama biz hiç rahatsız olmadık zira muhteşem bir rüzgar vardı bölgede..

Tabi içimizi ısıtan başka bir konu ise Aysun hanımın güzleryüzü ve konukseverliğiydi.. O gün anladıkki bize sadece çiftliğinin değil, evinin, ailesinin, güzel yüreğinin de kapılarını açmıştı.. Onu tanımaktan birkez daha çok mutlu olduk.. Eşi Mehmet Bey ve oğlu Can da aynen kendi gibi -hani kendi güzel, kalbi güzel- denir ya işte öyle insanlardı..

Biz çiftliğe vardığımızda ilk grup "Kızları ziyarete" başlamıştı bu nedenle biz yemekten sonraki gruba katıldık..


Aysun hanım çiftliğin her tarafını gezdirdi bize.. Anlattı bir bir neler yaptıklarını, o mis kokulu sütlerin mutfağımıza nasıl ulaştığını..


Bu görmüş olduğunuz karışım Mehmet bey tarafından formüle edilen ve her statüdeki inekler için ayrı ayrı hazırlanan yem karışımı.. Çiftlikte kızlarını hazır yemle beslemiyorlar, kendileri en iyi karışımları bulup hazırlıyorlar yem ambarlarında..


Bunlar yavrular, doğumlarından itibaren 2 ay boyunca kendilerine ayrılmış özel yerde sütle besleniyorlar.. Çok ama çok şirinler bu süt danaları:-)))



Bu bölümde ise henüz hamile kalmamış olan genç kızlarla, aşılaması yapılıp hamile kalmış olanlar ayrı bölmelerde tutuluyorlar..


Burası da kapalı alan, bu alanda ise süt verenler ve doğumu yaklaşmış olan inekler var..


Ve sağımhane.. İnekler hergün sabah akşam müzik eşliğinde makinelerle sağılıyorlar.. Her inek ilgili alana gelince önce memeleri temizleniyor, deneme sağımı yapılıp herhangi bir kanama, pıhtılaşma vs.. varmı kontrol ediliyor ve memesi steril edildikten sonra da sağılıyorlar.. Her ineğin ayak bileğinde vericilerle hangisi ne zaman sağılmış, kaç lt. süt vermiş vs.. izleniyor..


Sağılan süt hiç hava ile temas etmeden bu soğutma kazanında toplanıyor ve dağıtılıyor..


Ha unutmadan bu da ortak masamız, herkez bir-iki çeşit yaptı getirdi, zengin bir soframız oldu..


Yemekten sonra yayıldığımız yerlerde ise yalnız değildik asla:-))) Çiftlik sakinleri bizi hiç yalnız bırakmadılar...

Sonuç itibariyle harika bir gün geçirdik, evimize aldığımız sütün kaynağını gördük, bir kez daha içimize sindirdik.. Aysun hanıma ve ailesine, çiftlik çalışanlarına herşey için teşekkür ederiz...