26 Şubat 2010

24 Şubat 2010

Eldiven korkusu???


Tarihe not düşmek ve unutmamak için yazıyorum yine : Mutfakta iş yaparken ellerimdeki alerjilerim nedeniyle sıklıkla kullandığım cerrah eldivenlerinden oğlum çok korkuyor.. Bazen köfte yoğururken, domatesle uğraşırken filan ellerimde o beyaz eldivenlerle beni görünce çığlık çığlığa bağırıyor "aççççççççç açççççççççç" diye, bir taraftan da bacaklarıma sarılıyor..
Korkusunu yenmek için bir eldiveni balon yapıp eline verdim ama nafile dokunmadı bile...
Ama kendi kırmızı eldivenlerine bayılıyor, nerede görse alıp yanımıza geliyor giydir diye... Komik kuzu ne olacak?

19 Şubat 2010

Ben çocukken...


Mimlenmişim ben, yanıtlarken çok zevk aldım... Umarım okuyanlar da zevk alırlar...

1-Sizi mimleyen kişiye link veriniz lütfen :

2-Çocukluğunuzda anne ve babanızla (ya da aile büyükleriyle) yapmış olduğunuz ve sizi siz yapan şeylere katkısı olan bir olay, bir aktivite, bir eylem… Ve hangi yönünüze katkıda bulunduğu…

Pazar kahvaltılarımız… Babam yalnız Pazar günleri evde olduğundan o günlerin kahvaltı keyfi bana hep sıcacık bir aile olmanın anlamısını ve önemini öğretti sanırım. Pazar sabahları biz uyanır uyanmaz annemlerin yatağına girer, onları da uyandırırdık hemen. Annem öncelikle kalkar sobayı yakar, evi ısıtırdı.. Ev ısınmadan ve sofra kurulmadan yataktan kalkmazdık.. Kahvaltıda hep özel bir şeyler olurdu : Yumurtalı ekmek ya da tost ya da patates kızartması gibi.. Tatları annem yaptığı için midir bilmem muhteşem gelirdi, halen daha annemin bazı özel yemeklerinin tadını kimselerde bulamam.. (En basitinden patates kızartması bile farklı olur).
.
3.Çocukken oynamayı en çok sevdiğiniz oyun ve oyun aparatı?
.
Galiba en çok lastik oynamayı severdim. Bildiğiniz (hatta yeni kuşakların bilmediği) d.on lastiği ile en az 3 kişiyle oynana bir oyundu.. Çok severdim. Bir de kız kardeşim Figen ile evde 5taş oynardık..

4.Sokakta oynar mıydınız?

Hem de çokkkkkk… Şanslı çocuklardık biz bence.. Oturduğumuz sokaktan araba geçmezdi ya da çok nadir geçerdi.. Evler birbirine yapışık apartmanlar değil, bahçeli müstakil evlerdi.. Her evin bahçesinde dadanabileceğiniz en az 1 meyva ağacı olurdu.. Çok ama çok zevkliydi sokakta vakit geçirmek.. Babam gelmeden eve girerdik mutlaka, tek kural buydu..
.
5-Çocukluğunuz ve ilk gençliğinizle ilgili keşke farklı olsaydı dediğiniz bir durum/olay…
.
Biz bahçe içinde 3 ayrı evde yaşayan ama hiç çok yakın ve sıcak olamamış bir aileydik. Diğer evlerde amcamlar ve halamlar yaşardı.. Büyüdükçe arkadaşlarımın ailelerinde görüp özendiğim hep beraber yenen uzun ve gürültülü bayram yemeklerine, akran kuzenlere geçirilen vakitlere hep gıpta ederek baktım. Şimdi oğlumun da çekirdek değil geniş ve samimi bir ailede yer alması için elimden geleni yapıyorum.
.
6-Çocukluk ve ilk gençlikle ilgili iyi ki böyle olmuş dediğiniz bir olay…
.
İyi ki kardeşim olmuş diyebilirim. Aramızda 2 yaş var sadece ve hep kardeş değil arkadaş gibi olduk, halen de öyleyiz… Hatta bir de ablam ve abimin olmasını isterdim sanırım.
.
7-Varsa çocukluk dönemine dair bugünü etkileyen bir olay, anı.
.
Annem fıtık ameliyatı olmak için hastaneye yatmıştı ve kardeşimle bana bakmak üzere rahmetli teyzem bize gelmişti.. Bir gece hastaydım herhalde ateşlendim.. Babam aldı beni kucağına gece karanlıkta düştük yola.. Yağmur yağıyordu ve boğazım acıyordu.. Şimdi ne zaman babama kızsam, istemeden sinirlensem, sakinleştikten hemen sonra pişmanlıkla birlikte bu sahne gelir aklıma.. Babam beni kucaklamış hastaneye götürüyordu, soğuktu ve yağmur çiseliyordu…
.
Toprak'ın annesine çok teşekkür ediyorum, zor gibi görünen ama çok zevkle yazdığım bir mim oldu.. Ben de Hülya'nın Tuna'sını, Girno'yu ve Birben'i mimliyorum.. Buyrun buradan yakın...

16 Şubat 2010

Geniş aile mi? Çekirdek aile mi?

Bu hafta Annelerin Dünyası'nda bunu tartışıyoruz..

"Kalabalık aile sendromu"

Çekirdek ailenin sıcaklığı mı yoksa kalabalık ailenin eğlencesi bol halleri mi daha çok cezbediyor?

Önce kendi yaşamımızı sonra olması gerekeni yatırıyoruz masaya.

Büyükler tarafından şımartılan bebeler yanlızlıktan bunalan bebelere karşı!

Babalar ve bebeleri...

Bu hafta Galeri Anne'de babalar ve bebeleri var.. Yukarıdaki benim fotoğrafım, diğeri için lütfen buradan buyurun...
Hatta misafirimiz olun, bize editorgaleri@gmail.com adresten mail atın, fotoğrafınızı yayınlayalım...

22. ay hatırası...

Tarihe not düşüyorum yine.. Bugün yani 16 Şubat 2010 tarihinde tam olarak 22 ayını doldurmuş bir kuzum var benim.. Duyduğu her kelimeyi söylemeye çalışan, 2 yaş sendromuna çoktan girmiş, bazen asabi ve hırçın ama genelde pamuk helva kıvamında, tatlı mı tatlı, dünyalar güzeli bir bebeksin sen hala..


Bu resimde ise 2 günlüksün henüz.. Hemşire abla yıkamış seni, annen başında, baban kadrajın diğer ucunda.. Hemşireyi vurmayı planlıyordum o anlarda seni öylesine ağlattı diye.. Hep ağlarlar demişti oysa sen evdeki banyolarımızda hiç ağlamadın bir daha.. Demek daha müşvik ve sıcak eller istermişsin gül kokulu ipek tenine değecek…

Geçen 22 ayda ne çok büyüdük ve ne çok şey öğrendik değil mi hep birlikte ? Sen acemi, anne-baban acemi.. Zor oldu önce kaynaşmamız.. Ama sen tek tek tane tane öğrettin bize önce anne-baba olmayı, sonra sabretmeyi, uykusuz da yaşanabileceğini, gülmeyi, konuşmayı, yürümeyi…

Ka.ka yapabilmenin, gaz çıkarabilmenin ne değerli birer süreç olduğunu, uykun gelince sadece gözlerinin değil kaşlarının bile kızardığını, ateşin çıkınca al al olan yüzünün huzursuz kıvrımlarını, popon pişik olunca bizim canımızın yandığını, bir yerin uf olunca bir minicik öpücüğün ne kadar şifalı gelebileceğini hep senden öğrendik ve öğrenmeye de devam ediyoruz…

Nice 22 aylarında hatta yaşlarında sen öğretmeye, biz öğrenmeye devam edeceğiz inşallah.. Sağlıkla ve mutlulukla…

02 Şubat 2010

Temiz temiz tertemiz...

Evet sonunda amniyosentez sonuçlarımız çıktı... Sonuçlar tertemiz yani iki numaralı oğluşum misler gibi sağlıkla büyüyor annesinin karnında..

İçimizin nasıl rahatladığını bu haberle nasıl havalara uçtuğumuzu anlatmama gerek yok herhalde..

Yorum bırakan, arayan soran tüm dostlara sevgiler ve teşekkürler.. İyi ki varsınız..

Şu anda dış kulak enfeksiyonu nedeniyle cuma gününden beri çektiğim kulak ağrılarının, 5 gündür geçmeyen baş ağrımın, yemek yiyemememin, konuşamamamın, uyuyamamamın, değiştirdiğim üçüncü kbb uzmanıyla henüz bugün ancak başladığımız antibiyotik enjeksiyon tedavisinin hiçbir önemi yok artık.. Hava kötü ama haberler güzel değil mi?.. Daha ne olsun...

El bebek gül bebek gel bebek gel...