Birtanem kızkardeşim Figen'im dün doğum yaptı.. Yağmur bebeğimiz, doktor amca ile 17 Ocak için anlaşmamışlar gibi, 1 gün önceden gelmek istedi.. Buyur ettik, içeri aldık.. Bir yağmur damlası kadar güzel ve pembe.. Doğum hikayesini anlatmalıyım şimdi detaylarıyla.. Zira taaaa Kanada'dan bekleyenler var bu haberleri:-)))
...
16 Ocak 2008, sabah saat 05:58, telefonum çalıyor, ben uyku mahmurluğuyla saat 06:00 da çalan telefon alarmım zannediyorum, bir gözüm kapalı kapamaya çalışıyorum alarmı ama aniden telefondaki ismi görüyorum, Figen cepten arıyor... Bu saatte? Anlıyorum hemen durumu, yolcumuz yolda anlaşılan.. Açıyorum telefonu, "Biz hastaneye yattık, sancılanıyorum, geliyor kızım" diyor Figen....
...
O saatten sonra uyumak ne mümkün.. Hemen telefonla bir servis organizasyonu yapıyorum, şirketin ofisi de bir gün önce değişmişti, tesadüf bu ya.. Biraz daha oyalanıp, kalkıyoruz O.nunla, giyinip, kahvaltı edip, düşüyoruz yola..
...
Saat 09:05'de hastanedeyim. Yol boyunca telaşlıyım, Allahım sen yardım et diye dua ediyorum, nerede bir doğum yapan varsa, içinde kardeşime de..
...
Hastane sakin, Özel Haliç Hastanesi, 105 nolu oda.. İçeride önce baba adayı Nejat'ı ve teyzesi Türkan ablayı görüyorum. Kanapede oturuyorlar.. Herkesin yüzleri gergin.. Figen yatakta, üzerinde ameliyat önlüğü var.. 15 dakikada bir gelen yaklaşık 50 saniye sürdüğünü ölçtüğüm sancıları var. Yüzü yorgun ve kaygılı.. Sancı geldikçe sıklaşıyor nefesleri.. Çok acıyor belli..
...
Saat 11'e doğru sonda takılıyor, sancılar sıklaşıyor, Figen ağlıyor.. Kendi doktoru ve anestezi uzmanı geliyorlar ziyarete.. Saat tam 11'de ameliyathaneye alınıyor Figen.. O giderken hepimiz dua ediyoruz, biliyoruzki bu bir vedalaşma değil, bir tanışmanın başlangıcı olacak, ama zor işte yine de.. Ben ağlıyor muyum ne Figen'e belli etmeden?
...
Saat 11:15, Yağmur bebekle tanışma vakti.. Geliyor hemşirenin kucağında, beyaz bir havluya sarılmış.. Hepimiz koşuyoruz, durmuyor hemşire, bebek odasına geçelim, camdan seyredin diyor..
...
Önce tartılıyor, boyu ölçülüyor Yağmur'un.. 51 cm ve 3.180 gr.. Maşallah... Cildi tam olara temizlenmemiş henüz, beyaz bir kremsi tabaka var üzerinde. Hemşire temizliyor, altını bağlıyor önce.. Sonra küveze konuyor kızımız... Çok ağlamıyor küvezde, daha çok gerinip uyukluyor..
...
Cildi bembeyaz, Figen'in küçüklüğü gibi kapkara mı olur acaba diyorduk ama Yağmur'un da cildi babaya çekmiş bembeyaz.. Elleri ve ayacıkları üşümüş gibi, ama o halinden memnun.. Yalanıyor ve çok şirin görünüyor. Saçlı bir bebek kızımız, gerçi Yağızın saçları daha uzun ve sıktı.. Bebek hemşiresi küvezde yatarken iki ayrı mini şırınga ile iğne yapıyor kızımıza.. Aşı galiba bunlar... Ağlıyor biraz.. Bi de azıcık bacağı mı kanıyor ne iğneden sonra.. İçim gidiyor..
...
Bu arada Nejat'ın diğer teyzesi geliyor, hepimiz camekanın önündeyiz, elimde fotoğraf makinası.. Yine mi gözlerimden yaşlar akıyor ne? Ama elimde değil, taa içimden geliyor bu gözyaşları...
Yağmur'un cildi hiç kırışık değil, Yağız'ın cildi daha esmer ve daha buruşuktu. Çünkü daha zayıftı Yağız doğduğunda ve daha kısa:-)
...
20 dakika kadar sonra çocuk doktoru bu kez bebek odasına gelip, muayene ediyor Yağmur'u, yüzünü okumaya çalışıyorum, memnun gibi. İçimden derin bir oh çekiyorum.
...
Bu arada telefonlar hiç susmuyor, Yağız evde babaannesiyle beraber.. Benim anne ve babama ise henüz haber vermedik.. Çünkü annemin yüksek tansiyonu ve konu biz olunca inanılmaz bir avhamı var haliyle.. Ama o hep hisseder, eminim yine hissetmiştir diyorum içimden.
...
Saat 12:00'ye geliyor.. Önce Nejat kaygı cümleleri kurmaya başlıyor.. Merak etme diyorum, gelecek birazdan.. Ben de asansörün tam karşısındaki sandalyeye oturup bekliyorum. Nejatın büyük teyzesi geliyor yanıma, burada oturma sandalye tepesinde, git odada bekle, ben haber vericem sana diyor.. Ben de hamileyim ya, kıyamıyor..
...
Odaya gidiyorum, hasta bakıcı gelip, odayı toparlıyor, bebeğin giysilerini ayırıyoruz beraber. Figen iki takım hastane çıkışı almış, ne olur ne olmaz diye.. Alıp götürüyor hastabakıcı pempiş-lila rengindeki kelebekli takımı bebek odasına..
...
Derken Figen geliyor sedye ile.. Allahım çok şükür sana.. Kendinde, epidural anestezi olduğu için narkozdan uyanma sorunu yok.. Sancısı da yok iyi, fotoğraf makinasından Yağmur'un ilk resimlerini gözteriyoruz, o da ağlıyor..
...
Sıra geldi annemleri aramaya, çıkıyorum koridora, annem çıkıyor telefona, sesi kaygılı, Figeni arıyorum evde yok diyor.. Meraklanma diyorum, Yağmur torunun geldi, hastanedeyiz hadi siz de gelin.. Başlıyor annem ağlamaya, sesi inanılmaz heyecanlı.. Nasıllar diyor, Figen iyi mi, bebek iyi mi diyor.. Ama ben cevap veremiyorum çünkü ben de ağlıyorum yine:-)
...
Odaya dönerken Yağmur'a bakıyorum camekandan, hemşire üzerini giydiriyor, pembe giysinin rengi yanaklarına vurmuş, bir su damlası kadar güzel.. Ve çıkıyor hemşire kucağında Yağmur'la..
Hemen odaya koşup, Figen'e haber veriyorum.. Figen zaten ameliyathanede görmüş kızını, öpmüş, koklamış bile.. Geliyor Yağmur hanım ve hemşirenin de yardımıyla emmeye başlıyor.. Herşey yolunda çok şükür..
...
Şimdi bir büyük işimiz kaldı, Yağız ile Yağmur'un tanışması.. Yağız geldiğinde Figen in kucağında olmamasına dikkat edeceğiz, Yağmur'a fazla yanaşmayacağız.. Hepimiz ödevlerimizi çalıştık..
Ve büyük buluşma, Yağız giriyor içeri büyük bir neşe ile, gözleriyle odayı hızlıca kolaçan ediyor ve hemen kardeşinin yanına koşuyor.. Yüzü güleç her zamanki gibi kuzumun.. Heyecanlı heyecanlı kardeşini seyrediyor, bir yandan da konuşuyor, çok küçük diyor.. Diyorum ki Yağızcım, bak kardeşin aynı sana benziyor, ne kadar güzel değil mi? O andan sonra Yağız herkese şöyle diyor, "Kardeşim ne kadar güzel, ne kadar şirin değil mi? Çünkü bana benziyor aynı..."
...
Oh çok şükür travmatik bir olay yaşanmadı, Yağız herkesle aynı şekilde muhabbete devam ediyor, arada gidip kardeşini seviyor.. Yanağına dokunuyor, ne kadar da yumuşak diyor.. Babası diyor ki, hastanede dokunmuycaz kardeşine, ama evde bol bol sevicez... Tamam diyor Yağız...
...
Bu arada annesiyle de konuşuyor kuzum benim.. "Anne, kardeşimi karnından nasıl çıkardılar ki?" diye günün sorusunu soruyor.. Diyor ki Figen; ben uyuduğum için hatırlamıyorum, doktor amcalar almışlar karnımdan.. Tabi kafasına yatmıyor tontiş oğlumun bu cevap, kanar mı hiç.. Birazdan gelen hemşireye soruyor bu kez aynı soruyu Yağız.. Hemşire de demez mi "annenin karnını kesip aldık" diye.. Kabus... Biz kesme fiilini özellikle kullanmıyoruz, hemşirenin yaptığına bak.. Yağızın arkasına geçip el kol işaretleriyle fısıldıyorum, kesmek yok diye ama Yağız alacağını aldı bir kere.. Ben kesmek hiç hoşlanmam, ben kandan hiç hoşlanmam deyiveriyor.. Hemşire lafı geveliyor ağzında, kesmek yok canım yanlış anladın sen, karnından aldık bebeği falan diyor... Yağız'a bakıyorum ikna olmuş gibi değil pek.. Ama bir daha da sormuyor bu konuyu...
...
Akşam üzeri Yağmur'u severken, altından porkkkkk diye bir sese hepimiz çok seviniyoruz.. Daha başımıza geleceğin farkında değiliz tabi.. Yağmur mızıldanıyor, emmek için, Figen mızıldanıyor, altını değiştirin pişik olur diye.. Bebek hemsiresini çağırıp, onun yardımıyla emziriyoruz Yağmur'u.. Çok güzel tutuyor annesinin memesini.. Maşallah kızıma.. Emiyor cork cork....
...
Sonra altını açalım diyoruz, siz açabilirsiniz diyor hemşire, canıma minnet benim de.. Tedarikliyiz nasılsa.. Açıyorum altına pempiş kızımın, ne kadar yapmış olabilirki bu el kadar bebek diye düşünmeme kalmadan bir bakıyorum ki amanın, taaaa beline kadar kaka yapmış bu fıstık.. Hani şu koyu renkli ilk kakası bu... Temizliyorum tabi el mahkum.. Ama hayatımda ilk kez bu kadar küçük bir bebeğin altını alıyorum.. Tecrübe iyidir:-)))))
...
Sonrası bilindiği gibi.. Gelenler, gidenler... İyi dilekler... Maşallah diyoruz, seyrediyoruz, öpmeye kıyamıyor, kokluyoruz pembe yanaklı, ıslak dudaklı yağmur damlası kızımızı..
...
Darısı bizim başımıza:-) Darısı tüm isteyenlerin başına :-)
...
Hamiş : Fotoğrafı yokmu hiç bu kızın derseniz teyzesi ben olursam olmaz mı hiç.. Ama hepsi hastanedeki makinamda.. İlk fırsatta buradan da paylaşağım..
7 yorum:
Fİliz ciğim gözünüz aydın! Allah anneli-babalı büyütsün...Hep sağlıklı, mutlu, başarılı olsun...Darısı başınıza inşallah...Çok ağladım okurken...Kendi doğumum geldi aklıma...DÜnya da hiç bu kadar heyecanlandığımı hatırlamıyorum. Bambaşka birşey...Seni de çok tebrik ediyorum. Demek yine teyze oldun :) Öpüyorum canım...FOtoları da bekliyorum...
Diyeceğimiz kelimeyi sen yazmışsın:)
darısı başına.
Güle güle büyüsün minik melek
Aman allahım ilk yorumcu ben olacaktım
O da nesi!
Ana!
Lezzet aşkı saniye farkıyla benden önce doğmuş
Hahhahhaaa
Süper anlatmışsın:) Allah güzel bir hayat nasip etsin minik meleğe.Seni ve ailesini kutlarım. Dediğin gibi darısı sağlıkla sıkıntısız başımıza inşallah.
hayırlı ugurlu olsun, Allah analı babalı büyütsün..
sevgiler
gorki
Filiz'ciğim,
Gözünüz aydın. Allah anneli babalı büyütsün, şansı açık olsun. Darısı başına sağlıkla inşallah:)
Sevgilerimle...
İyi dilekleriniz için çok teşekkürler arkadaşlar. hepiniz sağolun...
Yorum Gönder