12 Nisan 2010

Haftasonundan kısa kısa..

Cumartesi günkü doktor kontrolümüzden güzel haberlerle döndük. Çok şükür...
.
Erdem Paşam gayet güzel bir şekilde büyümeye devam ediyor. Cumartesi günü itibariyle 31. haftasını doldurmuş durumda. Ağırlığı 1.750 gr, boyu ise 42 cm. civarında.. Civarında diyorum çünkü bebekler geliştikçe doktorlar ultrason cihazı ile boy uzunluğunu ölçemez duruma geliyorlar ancak her ayki ultrason kontrollerinde ölçülen FL değeri (Uyluk kemiği uzunluğu) bu konuda aşağı yukarı bir sonuç verebiliyor. Şöyleki (bebeğin FL uzunluğu * 7 = Bebeğin yaklaşık boyu) formülü ile aşağı yukarı boy bilgisi elde edilebiliyor.
.
Tahmini doğum günümüz ise 1-7 Haziran 2010 tarihlerinden birisi olacak sanırım.
.
İki çocuklu hayata geçmeme çok az kaldı yani.. Bu konudaki hislerimi daha önce de biraz biraz paylaşmıştım sanırım. Artık bu konuda örnek almaya karar verdiğim harika bir anne var tanıdığım.. Blogcu anne Elif'i gerçekten takdir ediyorum hatta elimden geldiğince onun gibi olmaya çalışacağım.. Doğumdan sonra hayat var mı diyenlere "evet" deyip, Emrenin doğumundaki gibi zorlanmayıp daha pozitif, daha bilinçli, daha kuvvetli olacağımı kendime hatırlatıp duruyorum.. O negatif lohusa hallerine girmeler, hayatı sadece kendime değil çevremdeki beni seven insanlara da zehir etmeler olmasın lütfen bu sefer..
.
Hafta sonunda çok gezdik çok yorulduk.. Özetle;
.
Erdem için yatak aldık. Çilek mobilyadan sallanan karyola almayı tercih ettik. Nasılsa ilk 6 ay bizim odada yatacak kuzucuk, emrenin şu anda kullandığı (daha doğrusu sadece uyuduğu ve karıştırdığı) odayı Erdem'e vereceğiz.
.
Emre kuzum için artık kocaaaaamaaaan bir abi olduğunda terfi ediyor ve oturma odasını ona oda olarak düzenleyeceğiz... Aralarındaki yaş farkı sadece 26 ay olduğundan ve Emre'ciğin halen oturmuş bir uyku düzeni olmadığı için sanırım Erdem 2 yaşına gelene kadar aynı odada yatamayacaklar.. Aldığımız karyolanın rengi akçaağaç, yatağı ile birlikte satın aldık. Uyku setini ayrıca alacağım, mağazanın fiyatları bana pahalı geldi..

.
Cumartesi bir de salona, koridora ve hole avize-lamba satınaldık, salı günü getirip takacaklar..
Pazar günü ise ilk göz ağrımız, yeğenim Yağız'ın doğumgününe gittik. Babamız çalıştığı için gelemedi, biz de erkenden döndük.. Yağız 8 yaşına girdi artık, doğumu dün gibi aklımda halbuki.. Ne çabuk geçiyor zaman..
.
Doğum günü için geçen seneden beri Türkiye'ye gelmesi beklenen Mega Mac Tır'ı aldık kendisine... Sanırım uzun süre başka hiçbir oyuncak ile oynamayacak.. Hatta o gün o kadar bonkördü ki, Emre'ye bizim olması için bir torba dolusu oyuncak araba bile verdi:-))
.
Bu hafta Cuma günü ise bizim ikinci yaşımız bitiyor.. İnanılacak gibi değil ama oğlum dolu dolu 2 yaşında olacak, 24. ayını doldurmuş olacak. Cumartesi günü doğumgünü partimiz var, detaylar yakında....
.
Ve son olarak da Kanada'daki arkadaşım Safiye'nin ve kuzusu Seray'ın Ağustos sonunda Türkiye'ye geleceklerini ve 3 ay burada kalacaklarını öğrendim geçen hafta.. Dört gözle onları bekliyoruz...

09 Nisan 2010

06 Nisan 2010

Gebeler için Zihni Sinir procelerim var...


Evet var, bu gebelik durumları heleki benim gibi 17 ay arayla ikinci gebeliğinizi yaşıyorsanız daha bir düşündürüyor insanı.. Lafı çok uzatmadan konuya gireceğim hemen, işte birbirinden güzel 3 procem :

1- Yüzüstü yatma ve hatta uyuma procesi : Gebe iken malumunuz gittikçe büyüyen bir göbek ile en büyük dert geceleri istediğiniz pozisyonda uyuyamamaktır. Hele ki benim gibi uykuya dalmak için ille de yüzüstü yatmalıyım, ellerimle de yastığımı kucaklamalı şöyyyylllleee bir gerinmeliyim diyorsanız vay halinize.. Normalde gebe iken sol tarafınıza yatmanız tavsiye edilse de sağ ya da sol ne tarafa yatarsanız o tarafınız uyuşuk olarak uyanırsınız, sırt üstü yatmak nedendir bilmem zaten imkansızdır..

İşte bu duruma gayet net bir çözümüm var. Hani vücut masajına gittiğinizde uzantığınız baş bölgesinde kafanızın gireceği kadar bir delik olan masaj sedyeleri vardır ya.. İşte ona benzer, kocaman gebe göbeğinizin gireceği kadar büyüklükte bir deliği olan, uykusuz gebeyi rahat ettirecek konforda bir yatak procem var... Hayal bu ya aynı yatağın hemen başucunda bir de düğme olacak, göbeğiniz mi kaşındı mesela, düğmeye basıp kaşınacaksınız hatur hutur...
2- Evdeki kuzudan göbeği koruma procesi : Evde 2 yaş civarında bir kuzu var iken gebe kalmış sayılı hatunlardan biri iseniz benim gibi göbeğinizi taşırken aynı zamanda korumak da zorunda kalıyorsunuz.. O 2 yaş civarındaki ateş topunun nereden saldıracağı hiççç belli olmuyor.. Bu durumda gerek otururken, gerek yatarken yediğiniz yumruk ve tekmelerin etkisiyle benim gibi acıdan soluksuz kaldığınız da oluyor bazen. İşte bu nedenle bir göbek kalkanı procemiz var.. Bu kalkanın dışı evdeki kuzu gelip yumruklasa da onu incitmeyecek kadar yumuşak olmalı, ama içi de sizi dış darbelerden koruyacak kadar sert olmalıdır.

3- Aynı anda tüm göbeği ve göğüsleri kaşıma aparatı procesi : Malumunuz gebe kadın kaşınan kadındır, bazen en olmadık zamanlarda en olmadık yerlerinizin bile kaşındığı olur ama hemen hemen 6 ay boyunca göbeğini, göğüslerini hart hart kaşıma durumları genellikle kabak tadı verir hatta uykusu zaten kalitesiz olan gebeyi uykularından eder.. Gecenin bir vakti gözlerimden uyku akıyor iken yatağa oturmuş, pijamasını sıyırmış deli danalar gibi kaşınan kadınlar görürseniz anlayın ki gebedirler..

İşte bu sebeple bir kaşınma aparatı procem de var.. 2 numaradaki korunma kalkanı gibi ama şeklen straplez bir bluzun ön tarafını andıran, içinde küçük ucu yuvarlatılmış çıkıntıları olan bir aparattan bahsediyorum..
Hamiş : Kullanılan resim Porof. Zihni Sinir'in resmi sitesine aittir.