30 Nisan 2008

Bi dakka tanışmış mıydık ?


Emre paşamı henüz uyuttum, günlerdir aklımda burayı güncellemek, biliyorum haber bekleyenler var ama napalım ancak vakit bulabildim.

16 Nisan 2008 saat 09:37'de İstanbul Kadıköy Şifa Hastanesinde dünyaya gözlerini açtı oğlumuz.. Beklenenden daha küçük bir bebekti.. 2.830 gr ve 47 cm.. olarak doğdu.. Yine beklenenden farklı olarak bir kartopu olarak verdiler kucağıma.. Epidural anestezi ile her dakikasına şahit olduğum doğumumuz gayet kolay gerçekleşti.. Kokusunu, güzelliğini anlatmama imkan yok.. Tarif edemem, şimdi bile uyuyup uyanınca özlemiş oluyorum kokusunu.. Cennet gibi kokuyor minik kartopum..

Doğduktan sonraki 5 gün içinde 300 gr. veripde 2.530 gr. a inince bizi önce çok üzdü ama takip eden 7 gün içinde 300 gr. aynen kazanınca bayram havası yaşadık sanki.. (Maşallah demeyi unutmayalım lütfen:-))

Şimdilik gelişmeler bukadar.. Ha bi de bugün göbeğimiz düştü, 2 hafta içinde de sünnet olucaz biz..

Vakit bulunca yine yazacağım.. Önceki postta hayır dualarını esirgemeyen, yorum bırakan, bırakmayan tüm dostlara çok teşekkürler.. Biliyorum sizlerin de iyi niyetli dualarınız sayesinde sağlıkla kavuştuk oğluma.. Allah dileyen tüm anne adaylarına nasip etsin bu duyguları..
Emre oğluşumun hastahane ziyaret defteri ise burada...

15 Nisan 2008

El bebek, gül bebek, gel bebek gel...

38+2. gündeyiz, hazırlıklarımızı tamamladık, evimizi kırkladık, açılmadık dökülmedik, dezenfekte edilmedik köşe kalmadı evimizde.. Perdeler yıkandı, halılar yıkamacıya verildi, vitrinler temizlendi, herşey hazır.. Peki sen hazır mısın derseniz, biraz gerginim bugün.. Sabahtan beri arayan birkaç arkadaşımla konuşurken sesimin zaman zaman titrediğini hissettim, bilmem onlar hissetti mi?

Şimdiden belli ki akşam ve gece zor geçecek.. Henüz heyecanlı değilim sanırım ama bariz şekilde gerginim. Hatta o kadar gerginimki, oğlumda etkilendi bu durumdan, oldukça sakin dünden beri..

Hastane çantamızı hazırlayıp hole koyduk bugün.. Kendimi daha çok birkaç günlük bir yolculuğa çıkacak gibi hissetmeme sebep oluyor bu durum..

Hastane dönüşü 1 ay içinde oğlumun sünneti yapılacak diye karar verdik, sonra da evde bir dua okutucaz inşallah.. O duada ve eve gelenlere ikram edilecek şeker keselerini içine koyacağımız sepeti bugün tammaladım nihayet..


Bu son günde daha çok şey yazmak isterdim ama üzerimde bir tutukluk varki sormayın, sanırım gerginlikten..

Elimden gelen tek şey her işimizin yolunda gitmesi için dua etmek.. Yarın sabah saat 8:30 da başlayacak olan operasyon sonucunda inşallah epiduralle uyuşturulmuş bir şekilde oğlumla buluşucaz… Allahım sen yardımcımız ol… Hamile olmayı bekleyen tüm anne adaylarına, doğumunu bekleyen hamilelere, evlatlarını sağlıkla ve sıhhatle kucaklarına almayı nasip eyle… İçinde bize de…

Ve bu satırları okuyanlardan da bir ricam var, iyi dileklerinize ve dualarınıza ihtiyacımız var yarın için..

Şimdilik bize müsaade edin.. Yarın sabahtan ANNE-BABA olacağız, bebekli, gazlı, pişik kremli yepyeni bir hayata merhaba demeye gidiyoruz…

El bebek, gül bebek, gel bebek gel….

04 Nisan 2008

"Çalışan kadına rahatlık batar" Sendromu

37. haftanın sonuna yaklaşırken, bir önceki postta da dediğim gibi artık evden gün sayıyoruz..

Cumartesi gününden itibaren yaptıklarımı özetleyeceğim.

Cumartesi karşıya geçip, Yağız kuzumun doğumgünü partisine katıldım.. Aslında 9 Nisan'dı ama bizim malum durumumuz nedeniyle öne aldık partiyi.. Yağız'ın da canına minnet tabi, öyle seviyorki doğumgünü partisinde olmayı, hediyeler almayı...
Bu resim doğumgününden önce çekilmiş.. Yağız'ım, Yağmur bebek ve Figen'im..

Doğumgünü güzelleri..

Pazar günü ise önceki günün yorgunluğunu atmaya çalışmakla geçti:-) Gelirken annemle babamı da alıp gelmiştik, birkaç gün bizde kaldılar..

Pazartesi ve Salı günleri sanki hafta sonuymuş gibi, evde olmaya adapte olamayarak geçti.. Yaptığım dikkate değer tek şey hastanede ikram edilecek şekerleri hazırlamamdı..

Annemler Salı günü öğleden sonra gittiler. Onlar gidene kadar aman kızım dikkat et, eğilme, kaldırma, ayağına çorap giy gibi... onlarca pış pış ve nazlanma nedeniyle keyif çattım açıkçası:-)
Çarşamba günü ortalık toparlama, kallavi bir ütü olayı ve evdeki ıvır zıvır işlerle geçti.. Perşembe sabahtan ise doğru mutfağa girdim. Önce buzdolabı battı gözüme.. İçiydi, dışıydı, raflarıydı derken, hadi buzdolabı kırklandı, bari şu tezgahlar ve üzerindeki beyaz eşyayı da cifleyelim, dezenfekte edelim muhabbeti.. Kilere sıra gelmedi malesef, orası halen yapılacaklar listesinde var.. Sonra aynı gün markete alışverişe gittim, bir de üzerine mutfağa girip bezelye yemeği yaptım, kadayıflı-cevizli sütlü tatlı yaptım ve ertesi gün saracağım sebzeli börek için sebzeleri haşladım ezdim.. Bir de üzerine akşam saat 7'deli NST randevusuna gidince, gece tüm pilim bitmişti açıkçası..

Bugün ise bahsettiğim sebzeli böreği sardım, ve akşam üzeri biraz ütü yaptım.. Kendini çok yorma diyeceksiniz ama duramıyorum, sürekli ertesi günü ve yapılacak işleri planlıyorum kafamda.. "Çalışan kadına rahatlık batar" sendromu bu herhalde...

Bir de dün bu resimde görülen mikrodalgada sterilizasyon yapan şu aleti aldım. Ancak eve gelip de içini açıp okuyunca, iade etmeye karar verdim. Çünkü ben içine sadece biberonları değil, emziğini, belki bir-iki oyuncağını falan da koyar dezenfekte ederim, kaynatma derdinden kurtulurum diyordum ama bu alet yalnız biberonlar içinmiş. Yani diğerlerini yine kaynatmak gerekecek.. Anlamsız geldi ayrı ayrı uğraşmak, iade edeceğim..