Eskiden kimdim ben sahi? Ne yerdim ? Ne içerdim ? Nasıl mutlu olurdum ?
Ne yaparken kendimden geçerdim ?
Neyi yapmadan duramazdım ?
Uyumuş
uyanmışım da eski hayatım bir rüyaymış gibi geliyor şimdi geçmiş ben’i
hatırlamaya çalıştıkça..
Eskiden
kitap kurduydum ben… Pek çok
arkadaşımla karşılaştırılınca böbürlenerek seyrettiğim bir kütüphanem ve
dergilerim vardı.. Sürekli olarak birşeyler okurdum ve bundan müthiş zevk
alırdım. Okumamak ölümdü, boşluktu.. Kitapevlerinde geçirdiğim zamanlar ömre
bedeldi benim için..
Şimdi ne
yapıyorum ? Okumak için zaman yaratmaya çalışıyorum ve itiraf ediyorum ki kitap
okuyabildiğim yegane yer banyo.. Bizim banyoda hep bir-iki kitap olur, boşa
vakit geçmesin diye.. Şimdi ise zamansızlıktan banyoya sığınıyorum birkaç satır
okumak için.. Gerçi hala sürekli kitap satınalıyorum doğru, ama bunların çoğu ya çocuk kitapları ya da ebeveynlere yol gösteren kitaplar...
Eskiden
gezerdim sevgiliyle elele… 3 gün bile olsa tüm tatilleri değerlendirip, ille de bir yerlere gitmek
isterdim. Ülkemin bilinmedik gezilmedik ne çok köşesi vardı keşfedilmeyi
bekleyen.. Trakya’dan Marmara bölgesinin bilinmeyen yaylalarına, Kaz
dağlarından Ege’nin mis gibi kokan turunç bahçelerine, Orta Anadolu’nun Tuz
Gölünden en sarp Karadeniz yaylalarına ve hatta Gürcistan sınırına kadar ne çok
yer gezmiştik değil mi elele sevgiliyle ?
Şimdi ne
yapıyorum ? Bırakın şehir dışı bir yerlere gitmeyi, hafta sonu çocuklarla bir yerlere çıkmak için bile 40 kere düşünüyoruz.
Eskiden
fotoğraf çekerdim..
Deklanşörden gelen o sesin beni ne kadar mutlu ettiğini gördüğümden kurslara
gitmiş, kendimce şaheser niteliğinde tonla fotoğraf çekmiş, bunları paylaşmış
ve hatta günün birinde sergi açma hayalleri kurmuştum..
Şimdi ne
yapıyorum ? Bırak sanatsal değeri olabilecek fotoğraflar çekmeyi, gündelik
hayattan kareler bile yakalamaya fırsat bulamıyorum bazen..
Eskiden
tiyatroya giderdim. Devlet
Tiyatrolarının sezonluk kombine biletlerini sezon başında alır, istediğim oyuna
Taksim’e gider, orada sevgili ile buluşur, yemek yer, AKM’nin önünden kestane
alır, tiyatroya giderdim.
Şimdi ne
yapıyorum ? Çocuklarım doğduklarından beri tiyatroya gitmedim.
Eskiden zevk
için mutfağa girerdim. Daha önceden hiç yapmadığım tariflerdi en favori olanlarım.. Çiğ börek
yapayım, yağ mantısı yapayım, kestaneli pasta yapayım diye girerdim mutfağa..
Hatta işi ilerletip pencere önünde maydanoz ve roka yetiştirip, evde ekmekler
yapmışlığım bile vardı.. Ekmek makinası almıştım kendime, ayçekirdekli,
haşhaşlı, cevizli envayi çeşit ekmek yapardım. Mutfakta kendimi tek geçerdim
aslında…
Şimdi ne
yapıyorum ? Akşamları bakıcımızın yaptığı yemekler için seviniyorum..
Eskiden
denizle ilgili herşeyden zevk alırdım. Babamla balığa çıkmak ve tüplü dalış yapmak ise en
sevdiğim aktivitelerdi.. Sabahları gün ağarmadan babamla çıktığımız sandal
sefalarını çok özledim mesela.. Bir de tüplü dalış heyecanı ile tanışmıştım ki,
adrenalin nedir deseniz dalmaktır derdim. Brovelerimi alacak ve hatta bir de
denizaltında fotoğraf çekecek ve sergileyecektim.
Şimdi ne yapıyorum
? Hiççç… Ne zaman denize girdiğimi düşünmem ve hatırlamam gerek..
Eskiden sıkı
sıkı takip ettiğim dizilerim vardı. Mesela bir LOST-sever idik biz sevgili ile.. Sonradan
Heros’a da dadanmıştık.. Lost’a ilk başlangıcımızda güncel bölümleri yakalamak
için 10 günlük bir bayram tatilinde sabah 10:00′dan gece 04:00′e kadar arka
arkaya Lost seyretmişliğimiz var mesela.. Hiç durmadan, sadece tuvalet ve yemek
molası vererek ama:-) Sonrasında da her hafta Perşembe günleri Amerika’da
yayınlanan bölümü netten indirip, ertesi günü de Türkçe altyazısını bulup
seyrederdik.. Hey gidi günler…
Şimdi ne
yapıyorum ? Şimşek Mc Queen’i, Sünger Bob’u, Peppe'yi takip ediyoruz
maaile..
Eskiden
-ADALIYDIK biz.. Annemler
adada yazlıkta iken sık sık giderdik adaya.. En zevklisi vapura binmekti..
Simit alıp iskeleden yarısını martılarla paylaşmaktı… İskeleden eve kadar
tembel tembel yürümekti.. Bahçede mangal yapma keyfiydi, geceleri avuç dolusu
çekirdek çitletip, kabuklarını pufffff diye bahçeye savurmak ve ertesi sabah
elinde süpürgeyle söylene söylene bahçeyi süpüren babamı seyretmekti..
Şimdi ne
yapıyorum ? Adaya sadece çocuklar müsait ise ve onlar açık havada daha çok vakit geçirsinler diye gidip, yorgunluktan pestili çıkmış bir şekilde eve dönüyoruz. Bir de eve
çekirdek almıyorum, çocukların boğazına kaçar diye..
Çünkü şimdi
ben dünyalar güzeli iki çocuk annesi bir kadınım ve şimdi anlıyorum ki hayatın
geri kalanı sadece teferuatmış.. Aslolan çocuk sahibi olmak ve onları
yetiştirirken geçilen engebeli yolları aşabilmekmiş..
Hayatımız
boyunca taktığımız farklı şapkalarla büründüğümüz belki onlarca farklı rolün
arasından gerçek olanı ANNE olmakmış. Önce anne, sonra insan, sonra eş, sonra
evlat, sonra kardeş, sonra arkadaş…. diye giden bir zincirmiş hayat ve bu
zincirin en güçlü halkası annelikmiş..
Eskiden
yaparken zevk aldığım tüm o güzellikleri evet özlüyorum ama asla
hayıflanmıyorum… Tam tersine o kadar çok dua ettim ve bekledim ki çocuk sahibi
olmak için, şimdilerde sadece şükrediyorum Lost yerine Şimşek Mc Queen’i
seyrettiğim için..
4 yorum:
Aynı şeyleri hisseden birini bulmak güzel şey. Sevgiler.
Aslinda hepsi dogru.. Unuttugun kucuk bir ayrinti eskiden sen hep "Egitim'e giderdin.. hemde bize kahvalti hazirlamadan :-p
Bende kutuphanelerde geciridirm bos zamanimi simdi Ceylinde cok seviyor orada olup kitap karistirmayi ve dvd almayi, IKEA da anne babadan sonra soyledigi ucuncu kelime ...bos zaman bulduk mu kaciyoruz...
Ada'nin kokusu burnumda bir daha ne zaman hep beraber toplasip kahvalti yapariz orada bilmem ama eminim cocuklarimizda ayni zevkleri alacaklar buyuyunce
Bu arada ben listenin en sonundayim ama benden oncede Figen var neyse cok kotu degil durumumuz..
Safiye
Hepsi yakındayeniden olacak, üstelik daha kalabalık ve daha eğlenceli olarak.Merak etme:)
Çok dertli olduğum konulara dokundun ama sen:)
Yorum Gönder