10 Temmuz 2007

Güzel ve Dahi...


Baştan sona mizansendir değil mi? Bu ülkenin en büyük 3 şehrinde yetişmiş, lise / kolej / üniversite mezunu / öğrencisi kızlarımızın bu kadar sığ, bu kadar genel kültürden uzak, bu kadar aptal olabilmeleri mümkün müdür? Yarışma formatı böyledir değil mi? O kızlar bu kadar boş olamazlar zira...

Anladığınız gibi Güzel ve Dahi adlı yeni uyduruk yarışma programından bahsediyorum. Cumartesi akşamı Figen’lede zaplarken yakaladık.. Yaşları 18-20 olan cicili bicili ama mutlaka derin dekolteli güzel kızlarımız, yanlarında da üniversitelerin ille de mühendislik bölümlerinden mezun ya da halen öğrenci erkekler.. Çiftler halinde yarışıyorlar..

Format şöyle kızlar aptallar, eğitilecekler, erkekler de vücut geliştirecekler..

Önce kızlarımıza “Karede kaç köşe vardır? “ gibi bir soru soruyorlar sonra da ekranda çeşitli ünlülerin resimlerini gösterip, kim olduğunu soruyorlar ve 15 sn. boyunca ondan bahsetmesini istiyorlar.. İşte dananın kuyruğu burada kopuyor..

Pavvorotti’ye Bill Gates diyen,
Kenan Evren’i tanımayan,
Bülent Ecevit’in adını hatırlamayan, partisine DYP diyen,
Semra Özal’ın kocası için ünlü biriydi diyen,
Elvis Presley’in Eurovizyon yarışması birincisi sanan, adını bile bilmeyen,
Adolf Hitler’in adını kopya alarak bile söyleyemeyen,
Süleyman Demirel’in yaptığı görevleri bilmeyen,

kızlarımız herkesi şok ettiler sanırım. Güldük yine ağlanacak halimize.. Bizim ortamdaki en anlamlı tepki ise (kardeşim) Figen’den geldi.. Yağız (yeğenim 4 yaşında) da mı böyle olacak büyüyünce dedi?

Tabi ki hayır... Yüzbin kere hayır.. Allah aşkına arkadaşlar, hangimiz Pavvorotti’yi, Kenan Evren’i, Bülent Ecevit’i, Elvis Presley’i kitaplardan ya da okuldan öğrendik ki? Bu kişiler şimdiki zamanda yaşayan herkesin öğrenmesi bile demiyorum bilmesi gereken şahsiyetler değil mi? Hangi okulda hangi öğretmen anlatabilir ki Elvis Presley’in Eurovizyon yarışması birincisi olmadığını, hangi okul kitabında yazar Pavarotti’nin müziği? Bunlar öğrenilmez, bilinir.. Ve bu genel kültür değildir, çok basitçe çevremize bakarak, görerek, izleyerek bilinir..

Şimdi siz yukarıda verdiğim cevapları veren kızlarımızın er ya da geç anne olacakları zamanı düşünün? Kabus gibi değil mi?

Çok utanç verici, çok yazık, çok günah..

Sadece o kızları değil, asıl onları bu hale gelmesine bir şekilde seyirci kalmış olan aileleri yargılamak lazım öncelikle.. Yazık değil mi bu çocuklara, yazık değil mi onlardan türeyecek yeni nesile? Yazık değil mi iki eli kanda olsa, yiyecek ekmeği olmasa da “Aman yavrum bilsin, öğrensin, bir yerlere gelsin” diye kendini parçalayan nice aileye ve onların “kültürlü” çocuklarına?

Neymiş ? Çocuğunuzu daha ana sınıfından başlayarak özel okullara, kolejlere, paralı üniversitelere göndermek iş değilmiş arkadaşlar.. Önemli olan onlara dünyanın onların etrafında dönmediğini göstermek ve kendi kurdukları sabun köpüğüne benzeyen ve dış dünya ile ilişkisi olmayan o sihirli küreden çekip çıkarabilmekmiş.

Onun için Figen’cim, sen hiç merak etme, Yağız büyüyünce onlar gibi olmayacak...

4 yorum:

Bir Derin Masalı dedi ki...

Fİliz ciğim sen çok güzel anlatmışsın gerçi ama dayanamayıp ben de birşeyler eklemek istedim. Evet ülkemizde gerçekten de bu kadar salak kızlar ve erkekler var. Hayatı sadece alışveriş merkezlerinde arkadaşlarıyla buluşup fast food kültürü edinmek, modayı takip etmek olarak algılayanlar var.Çoğu gencin içi bomboş böyle. İstisnalar da var ama bana gitgide azalıyorlarmış gibi geliyor. Önce ailenin verdiği eğitim tabi ama ailelerde kendini eğitmiyor ki. Oldukları yerde sayıp kendilerini güncelleyemiyorlar çocuklarına destek olabilmek için...Ben onu bunu anlamam.Özel okullar, küçücük yaşlarda kreşler-yuvalar bence pek de işe yaramıyor. Bİzler kreşlerde büyümemiştik öyle değil mi? Ama tuttuğumuzu koparan, herşeyden haberdar, kendini yetiştirmeyi, oturup kalkmayı ve daha birçok şeyi bilen insanlar olduk. Bence bunlar insanın içinde olacak.Devir tembellik devri. Kimse kendine emek vermek istemiyor. Kitap okuyormusun diye umutla sorduğum her gençten kitap okumanın çok sıcı ve zaman kaybettiren bir aktivite olduğu cevabını alıyorum. Oysa ben Dostoyevski, Tolstoy ve diğer klasikleri 13 yaşımda okumaya başlamıştım. Ne komik değil mi? Güzel bir insan olmayı sadece kusursuz fizik ve mümkün olan en küçük bedene sahip olmak olarak tanımlayan bir nesil olduk artık. Çok üzülüyorum çooookkkk....Daha yazacak milyonlarca şey var ama....Anlayana bu kadarı da yeter....Öpüyorum seni kocaman...

gezicini dedi ki...

ben belki herşey bir düzmece diyorum. bizi aldatıyorlar mı?
sevgiler
gorki

Malumatfuruş dedi ki...

Ah ne çok isterdim bir düzmeceden ibaret olmasını... Ne çok isterdim o klişe televizyonculuk ağzıyla, "Format gereği..." diyebilmeyi. Hakkı Devrim'in dediği gibi bu kızcağızlar rol yapıyor olsalar, yani gerçekte zeki, programda aptal olsalar (format gereği), hemcinslerinin toplumdaki rolünü yerden yere vuracak, kadınlık onurunu ayaklar altında paspas edecek böylesi bir oyunun içine düşerler miydi? İşin cehalet yönünün bizleri dehşete düşürmesinin yanında bir de kadının rolünün toplumda nasıl yeniden üretildiğine ve nelerin bu programlarla meşru kılındığına bakmak gerek. Bana sorarsanız bu programın ardından kadınlarımızın RTÜK'ün telefonlarını kitlemeleri gerekirdi. Kadın örgütlerinin çıkıp açıklama yapmaları gerekirdi. Bakan Nimet Çubukçu RTÜK'e başvurmuş kaldırılması için. Aynı saatlerde bir sonraki kanalda terörör, memleket elden gidiyor konuşmaları yapılıyorken, diğer bir kanalda masa üstünde hiper mini elbiseleriyle popo sallayan kızlara umarım gerekn cevabı yetkili merciler verir.

Filiz Morkoç dedi ki...

Hepimizin ortak dileği, bahsettiğim programdaki kızların birer hayal ürünü olmaları, bilerek o formatta o şekilde yer aldıklarını varsaymak sanırım. Gönüllü olarak kandırılmaya bu kadar da heveslendik ya bravo bize.. hepinize sevgiler. Filiz.