17 Şubat 2011

İki çocuklu annenin itirafları...


Burcu yazmış, çocuklarımızla ilgili itiraflar yapıyomuşuz, beni kimse ebelemedi, sobelemedi ama onun yazdıklarını okuyunca itiraf edesim geldi.. Buyrun iki çocuklu annenin itirafnamesine :

Çocuk yapmadan önceki günlerimizi tam hatırlamamakla birlikte çok ama çok özlüyorum. O kadar çok gezer, o kadar çok şey yapardık ki, şimdi hepsi mazide tatlı birer anı gibi asılı kaldılar sanki.. İşin tuhafı çocuklar büyüyecekler, biz eski sosyalliğimize yavaştan da olsa geri dönebileceğiz gibi bir düşüncem hiç yok. Hayatım boyunca bu iki küçük kuzu ile sadece mecbur kaldıkça dışarı çıkarak evde hapis hayatı yaşayacakmışım gibi geliyor.

Çocuklarımın yola çıktıklarını gösteren idrar testi çubuklarına gözüm gibi bakıyorum, İngiltereden bir arkadaşımın hediye getirdiği şık yüzük saklama kutumun gizli gözünde saklıyorum.

Herkesin hamileliğini eşine söylediğinde olanlarla ilgili süper hikayeleri var ama benim yok. Emre'ye hamile olduğumu söylediğimde hatırlamıyorum bile ne dediğini, hadi ya falan gibi anlamsız laflar etmişti.. Sanki 13 aydır bu haberi bekleyen biz değildik. Erdem'e hamile olduğumu söylediğimde ise "yapma ya" demişti galiba, düşündükçe sinir oluyorum.. Çocuklarıma haksızlık gibi geliyor.

Emre'ye hamile iken internetten bir doğum videosu seyrettim (seyretmez olaydım) ve normal doğumdan soğudum. İki çocuğumu da epiduralli planlı sezeryanla doğurdum. Eşekler gibi pişmanım şimdi. Keşke Elif'i daha önce tanısaydım.

Yaşları Emre'ye akran olan tek çocuklu arkadaşlarımın çocuklarını düşündükçe ikinci çocuğu yaparak Emre'me ihanet ettiğim hissiyatına kapılıyorum.

Erdem'e "kaza kurşunu" ile hamile kaldığımdan kendimi salak gibi hissediyorum ve öncesinde yanlışlıkla hamile kaldıkları için küçümsediğim kadınların intikamı bu diye düşünüyorum. Ama aynı zamanda Erdem gibi bir mucizeye tanıklık ettiğim için de şükretmekten gözlerimden yaşlar geliyor genellikle..

"Mesleğimi değil ama çalışmayı seviyorum. Sabah evden çıkıp akşam gelmek iyi geliyor bana. Tam zamanlı anne olmayı becerebileceğime inanmıyorum, becerebilenlere şapka çıkarıyorum. Ve çalıştığım için zerre kadar vicdan azabı da duymuyorum. " demiş Burcu itiraf ederken, altına imzamı atasım geldi ...

Ve fekat çalışan annelerin vicdanlarını rahat ettirmek için çocuklarına sürekli oyuncak almalarını eleştirirdim eskiden ama galiba ben de bunu yapıyorum. İşyerimin karşısında bir avm olmasının dezavantajı büyük tabi.. Kendimi yaptığımın yanlış olduğuna dair telkin edeceğime de "ama o çocuk ve tek dünyası oyuncakları" gibi abuk fikirler de ürettiğim oluyor bazen.

Bazen iki çocuğun verdiği sıkıntı ve stresle başedemeyip Emreye karşı sesimi yükseltiyorum. Böyle durumlarda Emre hem niye böyle birşey yaptığımı anlamaya çalışıyor hem de ağlıyor genelde.. O zaman kendimden nefret ediyorum ve bu dünya güzeli iki evladı haketmediğini düşünüyorum.

Emre kardeşine karşı şiddet kullandığında onu en azından o sakinleşene ve Erdem'in ağlaması geçene kadar küçükten uzak tutmaya çalışıyorum. Bu esnada bazen el kol hareketlerim(tamamen Erdemi koruma refleksiyle sanırım) sertleşiyor ve birkaç kez Emre'yi iteklemiş gibi oldum bu sebeple. Düşündükçe içim eziliyor . Oysa Emrecik henüz çok küçük ve kardeşini kıskanıyor sadece..
Özellikle uykusuz gecelerde veya enerjimin tükendiğini hissettiğim yorgun günlerin sonlarında çocukların ikisi birden arıza çıkardıklarında, onlara kızmaktan kendimi alamıyorum ve "şimdi ikisini birden camdan atsam, sonra da ben atlasam" gibi abuk senaryolar geçiriyorum aklımdan.

Eğer Murph'nin benim gibi aralarında 2,5 yaş olan çocukları olsaydı şöyle kurallar üretirdi eminim : İki küçük çocuğunuz varsa ikisi birlikte ve tamamen arka arkaya... kusarlar , acıkırlar, uykuları gelir, kaka yaparlar, ağlarlar....

İşyerimde telefonda Emre'nin ya da Erdem'in ağlamasını duyduğumda kabıma sığamıyorum ve hemen o an yanlarına ışınlanıp, onları sarıp sarmalayıp susturmak istiyorum.

Bu kadar güzel çocuklar doğurduğuma hala inananmıyorum ve kendimle gurur duyuyorum. Bu güzel çocukları haketmek için hayatımın bir döneminde birine müthiş bir iyilik yapmış olmalıyım diye geçiriyorum içimden hep.

Of... yoruldum valla.. Bir solukta benden bu kadar.. Dileyen kendini sobelesin, yazsın-çizsin lütfen:-)))

1 yorum:

Burcu.. dedi ki...

Bitmesin istedim okurken, o kadar güzel yazmışın ki.

Kocanın "yapma ya" tepkisi süpermiş. Benim ki de "ama biz korunuyorduk" demişti. "Hee, tüpçüden yaptım sana kakalıyorum" demiştim bende. Romantizme bak :))

Camdan atma senaryosu bende de var bazen, ama atlamayı düşünemmiştim hiç :)

İş meselesine gelince ben hep vicdan yapmıyorum, hem de oyuncak almıyorum, çok hainim nihohoha :))