Bugün bizim evlilik yıldönümümüz..
Oldukça ilginç bir hikayemiz var bizim. Çıkmaya başladığımızda 6 yıldır tanışıyorduk zaten. Kısa bir süre öncesine kadar da aynı şirkette çalışmışlığımız vardı. Tanışmamız da benim verdiğim bir şirket içi eğitimde, O.nun eğitimi alan yeni bir eleman olarak yer almasıyla başladı. O. şimdi itiraf ediyor diyorki ilk tanıştığımızda “Beni sevse ne muhteşem birşey olur” diye düşünmüş.. Uzunca bir süre sabahları şirkete gidişlerinde yolunu değiştirmiş aynı otobüse binebilme ihtimalimizi gerçeğe dönüştürmek için.. Bense farklı departmanlarda ve genellikle de farklı lokasyonlarda çalışmanın da etkisiyle de sanırım tüm bunlardan habersizdim..
Zaten kendisinin aynı işyerinde çalışıp da birlikte olmakla ilgili olarak çok katı prensipleri olduğundan arkadaşlığımızın duygusal bir birlikteliğe dönüşmesi benim 6 yıl sonra o işyerinden ayrılmamla başladı.. Önce dışarıda görüşmeye başladık. Sonra hiç de kayıtsız olmadığımı anladım ve bir şekilde bilerek ve isteyerek çıkmaya başladık.. 17 Aralık 2001..
Ben Anadolu yakasında oturuyordum, o Avrupa yakasında.. Hafta içi görüşmemiz oldukça zordu, hafta sonları ise asla yetmiyordu. Şubat ayı gibiydi, nedense her tarihi hatırlayan ben o günün tarihini hatırlamıyorum. “Evlenelim ama çarçabuk” dedi.. “Ne yap et, evlenelim, bu böyle olmuyor ayrı kalmak çok zor” dedi.. Mart başında annesiyle tanıştım, 6 Nisan 2002’de sözlendik, 4 Mayıs 2002’de nişanlandık, 5 Ekim 2002’de ise evlendik.. Yani evlendiğimizde henüz 10 aydır çıkıyorduk, yaklaşık 7 yıldır tanışıyorduk..
Şimdi ise beş koca yılı devirdik. Bu beş yılda en çok birbirimizin sivri yanlarını törpülemeyi ve (itiraf ediyorum O.nun sayesinde) sukunet ve sevgi içinde, birbirimize duyduğumuz saygıyı asla zedelemeden, yanyana ve omuz omuza yaşamayı öğrendik. Ben Sabahat Akkiraz konserlerinden, O. ise Candan Erçetin konserlerinden zevk alabiliyor artık.. Hala ayrı odalarda ayrı televizyonlar karşısında zaman geçirmiyoruz, bazen 2 diziyi üstüste izliyoruz, bazen arka arkaya 3 maç seyrediyoruz ama mutlaka aynı odada, dipdibe, yanyana.. Evimizdeki ikinci televizyonu ise çoktan verdik.. Bir tanesi yetiyor bize.. Zaman içinde o benimle tenis oynamaktan, ben onunla basket maçı yapmaktan zevk alır hale gelmeye başladım.
Hala olabilecek her yerde eleleyiz, ayrı ayrı yürüyemiyoruz.. Çok mecburi haller dışında geceleri mutlaka aynı mekanda kalıyoruz, geceleri ayrı kalmak ikimize de iyi gelmiyor çünkü.
Arkadaşlarımızla birlikte olacağımız akşamları aynı güne denk getirip, mümkün olduğunca birarada kalmaya özen gösteriyoruz.. Ayda 2-3 kez birbirimizden ayrı arkadaşlarımızla birlikte vakit geçiriyoruz.. Hafta sonlarında ise birbirimizden ayrı kaldığımız her saate kayıp gözüyle bakıyoruz.
Altıncı yılımıza başlarken iki kişi de değiliz üstelik, minicik bir yolcumuz var şimdi içimizde.. Hamileyiz biz.. Artık herşey yeni gelen güzellik için..
Oldukça ilginç bir hikayemiz var bizim. Çıkmaya başladığımızda 6 yıldır tanışıyorduk zaten. Kısa bir süre öncesine kadar da aynı şirkette çalışmışlığımız vardı. Tanışmamız da benim verdiğim bir şirket içi eğitimde, O.nun eğitimi alan yeni bir eleman olarak yer almasıyla başladı. O. şimdi itiraf ediyor diyorki ilk tanıştığımızda “Beni sevse ne muhteşem birşey olur” diye düşünmüş.. Uzunca bir süre sabahları şirkete gidişlerinde yolunu değiştirmiş aynı otobüse binebilme ihtimalimizi gerçeğe dönüştürmek için.. Bense farklı departmanlarda ve genellikle de farklı lokasyonlarda çalışmanın da etkisiyle de sanırım tüm bunlardan habersizdim..
Zaten kendisinin aynı işyerinde çalışıp da birlikte olmakla ilgili olarak çok katı prensipleri olduğundan arkadaşlığımızın duygusal bir birlikteliğe dönüşmesi benim 6 yıl sonra o işyerinden ayrılmamla başladı.. Önce dışarıda görüşmeye başladık. Sonra hiç de kayıtsız olmadığımı anladım ve bir şekilde bilerek ve isteyerek çıkmaya başladık.. 17 Aralık 2001..
Ben Anadolu yakasında oturuyordum, o Avrupa yakasında.. Hafta içi görüşmemiz oldukça zordu, hafta sonları ise asla yetmiyordu. Şubat ayı gibiydi, nedense her tarihi hatırlayan ben o günün tarihini hatırlamıyorum. “Evlenelim ama çarçabuk” dedi.. “Ne yap et, evlenelim, bu böyle olmuyor ayrı kalmak çok zor” dedi.. Mart başında annesiyle tanıştım, 6 Nisan 2002’de sözlendik, 4 Mayıs 2002’de nişanlandık, 5 Ekim 2002’de ise evlendik.. Yani evlendiğimizde henüz 10 aydır çıkıyorduk, yaklaşık 7 yıldır tanışıyorduk..
Şimdi ise beş koca yılı devirdik. Bu beş yılda en çok birbirimizin sivri yanlarını törpülemeyi ve (itiraf ediyorum O.nun sayesinde) sukunet ve sevgi içinde, birbirimize duyduğumuz saygıyı asla zedelemeden, yanyana ve omuz omuza yaşamayı öğrendik. Ben Sabahat Akkiraz konserlerinden, O. ise Candan Erçetin konserlerinden zevk alabiliyor artık.. Hala ayrı odalarda ayrı televizyonlar karşısında zaman geçirmiyoruz, bazen 2 diziyi üstüste izliyoruz, bazen arka arkaya 3 maç seyrediyoruz ama mutlaka aynı odada, dipdibe, yanyana.. Evimizdeki ikinci televizyonu ise çoktan verdik.. Bir tanesi yetiyor bize.. Zaman içinde o benimle tenis oynamaktan, ben onunla basket maçı yapmaktan zevk alır hale gelmeye başladım.
Hala olabilecek her yerde eleleyiz, ayrı ayrı yürüyemiyoruz.. Çok mecburi haller dışında geceleri mutlaka aynı mekanda kalıyoruz, geceleri ayrı kalmak ikimize de iyi gelmiyor çünkü.
Arkadaşlarımızla birlikte olacağımız akşamları aynı güne denk getirip, mümkün olduğunca birarada kalmaya özen gösteriyoruz.. Ayda 2-3 kez birbirimizden ayrı arkadaşlarımızla birlikte vakit geçiriyoruz.. Hafta sonlarında ise birbirimizden ayrı kaldığımız her saate kayıp gözüyle bakıyoruz.
Altıncı yılımıza başlarken iki kişi de değiliz üstelik, minicik bir yolcumuz var şimdi içimizde.. Hamileyiz biz.. Artık herşey yeni gelen güzellik için..
Bugün bizim evlilik yıldönümümüz..
İyi ki varsın aşkım, iyi ki bulduk birbirimizi, iyi ki Tanrım bizi birbirimize yazmış... Nice 6. yıllara.. Sevgi, saygı ve ailemizin yeni üye(leri)si ile birlikte inşallah....
6 yorum:
Fİliz ciğim o kadar güzel anlatmışsın ki. Hikayeniz de çok güzelmiş. Nİce nice 6,16,26,36,46,56,66 yıllara inşallah :) Bebeğinizle, tüm sevdiklerinizle, hep el ele, omuz omuza birlikte mutlu, sağlıklı ve huzurlu yaşayın. BÖyle bir aşkın içine doğan bebekler de çok mutlu oluyor ve bu bebeklere doktorlar mutlu bebek diyor. Nereden mi biliyorum? Çünkü aynene biz de sizin gibiyiz. Bİr saniye ayrı kalmaya tahammülümüz yok. Ayrı odalarda tv izlemek kayıp.Hep el ele hep gözgöze, şen şakrak yaşıyoruz. E evde böyle huzur olunca DErin' de huzurlu, sakin, uyumlu ve öğrenmeye çok yatkın bir çocuk. Dİyeceğim şudur ki (bak yine kızınız diyecektim) bebeğiniz de sizin bu aşkınızdan çok olumlu etkilenecek. Öpüyorum. Sevgiler.
www.lezzetaski.com
Birlikte nice mutlu yillara. :-)
Merhaba,yüzümde gülümsemeyle okudum yazını.
Beraber sevgiyle, mutlulukla , huzurla nice yıllar diliyorum size.
Bebişinizide hayırlısıyla kucağınıza almanız dileklerimle...
nice yıldönümleri kutlamanız dileğiyle , bu cuma da bizim evlilik yıldönümümüz ve bizde 3.kişiyiz :D
tuylerim diken diken oldu yazdıklarından...Cok etkilendim. Allah torunlarınızın cocuklarını gostersin. Tahmin etmiştim ben zati minik yolcuyu.. Kocaman tebrikler her ikisi icin de ... Opuyorum..
Tesadüfen ulaştığım sitenizde evlilik yıldönümü yazınızı okurken çok etkilendim. Biz henüz 9 aylık evliyiz ve eşim 1,5 aylık asker. Bu anlattıklarınızın hepsini hissettim 9 ay boyunca. Eşimle birlikte hep dileğimiz yıllar yılı aynı şeyleri hissedebilmek oldu. Sizin yazınız umudumu daha da artırdı. Umarım mutluluğunuz, mutluluğumuz daim olur. Bebişinizle mutlu, sağlıklı, nice yıllar dilerim
Yorum Gönder