Safiyecim canım mail atmış bana, ancak okuyabildim.. Yine gözümden süzülen iki damla yaşa engel olamadım. Öyle güzel şeyler yazmışki canım dostum ta Kanada'lardan.. Yine çok özlediğimi hissettim onu.. İçim burkuldu yine.. Ama güzel haberi sona saklamış.. Temmuzda gelecekmiş hem de 1,5 ay için.. 2 sene önceki gelişinde birtürlü denk getiripte söyle uzunca bir süre birlikte olamamıştık... İnşallah bu yaz biraz olsun hasret gidereceğiz.
Yazın Safiye geldiğinde adaya gitsek.. Ben, Hakan, Safiye, Figen, Yağız ve Nejat... Sabah erken kalkıp onlara patatesli omlet yapsam, sonra denize giderken yanımıza içine patates kızartması koyduğumuz sandviçlerimizi alsak, Yağızın peşinde koşmaktan çok yorulsak, güneşten kızarsak, akşam üzeri kek yapıp çayla yesek, ekmek almak için çarşıya gitsek, şamfıstığı ve çok şeker alıp dönsek, akşam yemeğine babam ızgarasını yaksa ve bize mangalda sucuk yapsa, rakımızı açsak, Safiye'ye ilk rakı içiren kişinin babam olduğu günleri yad ederek, annemin zeytinyağlı barbunyası eşiliğinde yemeğimizi yesek, Safiye ve Figen birer bahane bulup, sofrayı toplamaktan da kaçsalar, bisikletle ada turuna çıksak, külahta dondurma yesek, çok yorulsak, gece bahçede çekirdek çitleyip, kabuklarını yere savursak... Ne dersin Saf'ım var mısın?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder