07 Mart 2007

Yıldız...


Yıldız benim en eski dostum diyebilirim. Ortaokulda aynı sınıftaydık onunla.. Önce o sarılık olduğu için uzun süre görüşemedik ama okula dönünce yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmez olmuştur.. Ortaokul mezuniyet töreninde, ailelerimizle gittiğimiz pikniklerde, onlarda veya bizde kaldığımız eğlenceli gecelerde, Yedikule’de, Kınalıada’da, lisede, dershanede, sahaflar çarşısında, açıkhavada Sezen Aksu konserlerinde, üniversite dönüşü İstanbul’da hep birlikteydik zaten.. Liseye giderken rahmetli Cemal Amca’yı Kınalıada yazlık kiralamak için ikna edince de yıllarca yaz aylarında da hep dip dibe beraber olmuştuk.. Sonra bir nedenden ötürü birkaç yıl görüşmedik.. Ve ben o yıllarda aynen şimdi olduğu gibi onun doğum gününde hep onu düşünür, acaba şimdi ne yapıyor diye merak ederdim.. Tekrar görüşmeye başladıktan sonra karşılıklı olarak aynı şeyleri düşündüğümüzü anlatınca birbirimize, şaşırmıştık... Ben onun doğumgününde onu, o benim doğumgünümde beni düşünüyorduk..

Sonra bir gün Yıldız işyerimden beni aradı ve kaldığımız yerden başladık.. Dostluk dediğimiz şey eğer araya giren yollara-yıllara rağmen karşılaştığınız anda bıraktığımız yerden başlamak değil midir zaten?

Bugün Yıldız’ın doğumgünü.. Nice mutlu yıllara sevgili dostum.. Yeni yaşında daha mutlu, daha sağlıklı, daha bol çocuklu olmanı diliyorum tüm kalbimle.. İyi ki varsın.. Son zamanlarda evler, evlilikler, eşler, çocuklar araya girerek bir parça uzak düşürdüyse de bizi farketmez değil mi? Biz ilk karşılaştığımız gün yine kaldığımız yerden başlayabilecek kadar iyi birer dostuz birbirimize...
(Not : Sen aslında frezya seversin biliyorum ama şimdilik bununla idare edersin değilmi:-)

Hiç yorum yok: